Bugünün çocukları,yarınların geleceğidir.
ATAM,sana ve ilkelerine sahip çıkan çocuklar yetiştirmektir bizimde görevimiz.
SENİ UNUTMADIK,UNUTMAYACAĞIZ,UNUTTURMAK İSTEYENLEREDE ASLA MÜSADE ETMEYECEĞİZ!!!!
muhtemelen yarın çok zamanım olmayacak bloğuma vakit ayıracak çünkü yarın için öyküyle güzel ve dolu dolu bir gün planladık :) o yüzden bugünden kutlayayım istedim çocuklarımızın ve o heyecanı çocuklarıyla birlikte yaşayan annelerin,babaların 23 Nisan Bayramını.
KUTLU VE MUTLU BAYRAMLAR DİLERİM BÜTÜN ÇOCUKLARA:)
Hem bu vesileyle sevgili ÖYKÜ'nün başlatmış olduğu mime de katılmış olurum diye düşündüm:)
7 yorum:
Merhaba sevgılı ŞUŞU
bu guzel yazını severek okudum
ve ılgılı yazıma lınkını hemen severek eklıyorum
sevgılerımle:)
teşekkürler ÖYKÜ:)
Tüm çocukların 23 Nisan'ı kutlu olsun...
Dilerim yeni neslimiz de bizim gibi ATATÜRK'çü yetişir...
Öykü'yü öptüm, kokladım :)))
Bu ülkeyi yaşanır kılmanın tek yolu Atatürk'e ve ilkelerine sahip çıkmaktan geçiyor bence. ve tabi ki ıygulamaktan.
Aksi takdirde işimiz çokk ama çok zor.
Sibelciğim bu konuda ki dileğine canı gönülden katılıyorum.
Bu arada tibetin fotoğraflarına bayıldım:)
Bende tibetciğin pofuduk yanaklarından mıncıklıyorum :))
ben gerçekten ilginç bir çocuktum... sınıfta durup durup Atatürk'ün portresine bakardım, kimi zaman gülümserdi, kimi zaman ifadesiz, ciddi dururdu. bizimle beraber dersi dinlediğini düşünürdüm, sırıtırdım gözlerine bakarak. düşünürdüm, portresi niye orada diye. gün geldi öğrendim, kahramanımızmış o, oradaymış hep, bizimleymiş hep. hatırlatırmış o portre bize onu, gülümsermiş bize, çünkü bilirmiş ki yarın bizmişiz, onun gölgesindeymişiz. düşman gelmiş, ezmeye çalışmış bizi, asırlardır hür, asırlardır kendine yeten bizi. dur demiş Ata'm, bizimdir bu vatan. sonra kovmuşuz onları, dökmüşüz denizlere. vatanımız da, hürriyetimiz de elimizdeymiş artık, Ata'mız ise ışığımız olmuş. aradan yıllar yıllar geçmiş, birileri eski kuyruk acısıyla üzerine hiç toprak atmadığımız Ata'mızı silmeye çalışmış. ama yapamaz, çünkü o Mustafa Kemâl, çünkü o Ulu Önder... yapamaz, çünkü biz buradayız, çünkü O'nu hep kalbimizde saklamatayız...
Uzun bir yorum oldu ama yeni nesilin temsilcisi olarak güvence veriyorum, Ata'mızı zihnimizden atmaları o kadar kolay değil ;))
tüüüüüm çocuklara ve içindeki çocuğu saklamış olanlara süpppper br 23 Nisan diliyorum...
Chatty Cat,
şimdi öykü de senin yaşadığın benzer durumları yaşıyor benzer şeyleri düşünüyordur muhtemelen:)
gerçi onun anlayacağı dilden anlatmaya çalışıyoruz ama o küçük kafasının içinde olanları tam anlamıyla anlamak mümkün değil tabi ki.
2 sene önce bugün ,(ki yazmışım o yüzden bu kadar net aklımda kalmış )
evimize en yakın okula,törenleri izlemek için götürmüştüm öyküyü, günün anlam ve öneminide, onun dilinde anlatmıştım.
okulun bahçesine gelipte Atatürk heykelini görünce yüzünde ki o ifadeyi anlatmam çok zor.
sanırım biraz şakın ama yine de Atatürkü gördüğü için pek bi mutluydu. gördün mü bak uyanmış anne dedi. o zaman öykü 3 yaş civarındaydı ölüm olayını uzaktan yada yakından hiç bir şekilde bilmiyordu. uyuyor demiştim ben ona. yorulmuş uyuyor:(
sonra anıtkabir ziyaretimizde burası Atatürk'ün evi dedik,burada uyuyor. o çocuk aklınca sorular sordu bir çok,bizde o çocuğun aklına yatacak pembe yalanlar söylemeye devam ettik.
hayır anlayamadığım bu kadar yalan dolan çevireceksek niye götürmüşüz ki biz öyküyü oraya.bilemedim:)
bu sene on kasımda dedesiyle televziyonda ki törenleri izlerken. Atatürk'ün öldüğü duymuş ve inanılmaz üzülmüş. aslında yinede ölümün nasıl birşey olduğu hakkında çok net bir bilgiye sahip olmamasına rağmen iyi birşey olmadığını anlamış. hikayenin bu kısmı çokkk uzun,sonra bir ara anlatırım belki :)
Neyse ne diyorduk ,Atatürk'ü unutmayalım,Türkiye Cumhuriyetine her zamankinden daha da fazla sahip çıkalım.
çıkalım ki yarınlarımız kararmasın.
yorumun içime serin sular serpti,uzun ama okuması keyifliydi:)
şimdi sıra sende uzun uzun oku bakalım:)))
çok tanıdık geldi bu olay bana... ben ölümle barış manço ölünce tanıştım, o zamana kadar yakın çevremden birinin öldüğünü duymamıştım.
çok net hatırlıyorum, akşam yemeğinden sonra banyoda ellerimi yıkarken duymuştum barış abi'nin öldüğünü. düşünmüştüm, nasıl bir şey şu ölüm diye. annem demişti ki, hepimizin içinde ruhu var, kalp gibi. ve eğer bir insan ölürse ruhu bulutlara çıkıp bizi izler oradan... ne zaman hava bulutlu olsa, barış abi'yi görme umuduyla gözlerimle taradım yıllarca bulutları, ölüm deyince aklıma hep musluktan akıp derinlere giden su geldi... aklım almadı bir türlü, barış abi de mi su olmuştu?
ne zaman hayat bilgisi dersinde atatürk'ün de öldüğünü öğrendim, o zaman dedim ki, ölenler su olmaz, atatürk akıp gidemez... ve annemin açıklamasını benimsedim yıllarca...
çocuklar için ölüm gerçekten ağır bir kavram, onu kabullenmek ise daha da ağır. evet, ona en masum maske uyku bence...
Yorum Gönder